Trafik kazaları kısaca bir kara yolu taşıtının diğer bir taşıta, yayaya, hayvana ya da herhangi bir nesneye çarpmasıdır. Kaza sonucu maddi zarar meydana gelirken kimi zaman tarafların yaralanmasına ve ölümüne sebebiyet veren trafik kazaları , birtakım hukuki sonuçların doğmasına da sebebiyet vermektedir. Bu sorumluluğun her hukuki olay gibi bir zamanaşımı süresi mevcuttur. Bu süre 2918 sayılı KTK’nın 109. Maddesi uyarınca; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin , zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılı ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar.” Kanun madde metninde 2 yıllık zaman aşımına tabi tutulanlar, davalı konumundaki işleten , sürücü , zorunlu ve ihtiyari mali sigortaya karşı açılacak davalardır.
SORUMLULARIN BELİRLENMESİ:
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 25.12.2014 tarih 2014/13485E. – 2014/19847K. Sayılı ilamında sorumluluk hukukunun amacı şu şekilde ifade edilmektedir. “Bir kimsenin malvarlığında iradasi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden giderek zarar görenin zarar veren olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer , mümkün olmadığı takdirde nicelik yönünden , yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlüğe tazminat yükü adı verilir.”
Trafik kazalarınla 3 tip sorumluluk mevcuttur. Bunlar; kusur sorumluluğu , tehlike sorumluluğu ve
Kaza sonucunda meydana gelen haksız fiile göre , sorumlulukları 3’e ayırmak mümkündür. Maddi sorumluluklar, yaralanan kişinin olduğu kaza sonucu sorumluluklar ve ölüm ile sonlanan kazalarda sorumluluk hali.
A-Maddi Hasarlı Trafik Kazalarında Sorumluluk :
Tazminat Türk Borçlar Kanun’unun 49 ve devamı maddelerinde detaylı olarak düzenlenmiş bir kavram olup özetle , kusurlu bir davranış yüzünden zarar görenin zararını gidermeyi ve bu sayede zarar görenin zararı maddi ise maddi açıdan uğradığı zararın düzeltilmesini , manevi ise acısını bir nebze olsun azaltmayı amaçlamaktadır.
Maddi hasarlı kazalarda, zarar gören taraf sorumludan, onarım giderlerini talep edebilir, değer kaybı, kaza sebebi ile araçtan yararlanamadan geçirdiği süre boyunca uğramış olduğu maddi kayıpları talep edebilmektedir. Bu tip davalarda, davacı yan haksız fiilden zarar gören mağdur iken, davalı yan ise; aracın işleteni , sürücüsü, sigortası ve kazada kusurlu bulunan diğer kişiler olacaktır.
Meydana gelen haksız fiil neticesinde araç tamamen yok olmuşsa, maddi zararın eski hale getirim ve onarım yolları ile giderilmesine olanak bulunmamaktadır. Çünkü bilindiği üzere aracın onarım giderleri ve değer kaybı , aracın sürüm yani rayiç değerini geçemeyecektir. Bu tip durumlarda; aracın kaza değerindeki rayiç bedeli hesaplanır ve bu miktar tazmin ettirilir.
Meydana gelen haksız fiil neticesinde araç kısmen hasarlı ise; kazada zarar gören aracın tamir ettirilmesi , eski hale getirilmesi ve bu bedelin karşılanması söz konusu olacaktır. Bu tip durumlarda, aracın değer kaybetmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple sorumludan aracın kaza sebebi ile kaybettiği değerin tazmin ettirilmesi talepli dava açılması gerekmektedir. Ancak değer kaybı davalarında dikkat edilecek en önemli hususlardan bir tanesi ; tamiratı mümkün olmayan ve hasar görmesi halinde yenisiyle değiştirilen parçaların değer kaybı davalarına konu edilemeyeceğidir. Bu parçalara örnek olarak far, cam gibi aksamları sayabiliriz.
Eğer zarar gören araç sahibi , aracını mesleki faaliyetlerinde kullanıyorsa ve kaza sebebi ile aracından mahrum kaldıysa , aracı kullanamadığı süre hesaplanarak bu dönemde oluşan zararının giderilmesini talep etmesi de mümkündür. Çünkü kişi haksız fiile uğramamış olsaydı, aracını kullanmaya devam edecekti.
B-Yaralanmalı Trafik Kazalarında Sorumluluk:
Meydana gelen kaza sebebiyle bir kişi yaralandığında, sağlığı bozulduğunda, kısmen / tamamen bedeni gücünü yitirdiğinde bu husus yaralanmalı trafik kazalarına girmektedir. TBu husus Türk Borçlar Kanunu madde 54’e dayanmaktadır. Talep edilebilecek değerler ise; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalması / yitirilmesinden doğan kayıplar , ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Mağdur ; her türlü tedavi masraflarını sorumlu kişiden talep edebilmektedir. Eğer kişi , meydana gelen kaza sebebi ile kazanç kaybı yaşadıysa örneğin tedavi süresince işe gidememiş veya mevcut işinden bu sebeple çıkarıldıysa, bunun tespiti ile uğramış olduğu kazanç kaybını sorumludan istemesi mümkündür. Kazazede, uğradığı kaza neticesinde çalışma gücünden geçici ya da kalıcı olarak azalma meydana geldiyse , vücut bütünlüğünün ihlal edilmesinden dolayı dayanak BK 54’tür ve bu hüküm gereğince kaza dolayısıyla vücut bütünlüğünün ihlali halinde, mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın yani masrafları, çalışma gücünü kaybetmekten doğan zararları ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar biçiminde öngörülmüştür.
Yaralı, yaşadığı elem ve ızdıraptan ötürü manevi tazminat isteme hakkına haizdir. BK 56’ya göre “ Hakim , bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak , zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Denilmektedir. Manevi tazminatın miktarını hakim taktir eder ve taktir edilen bu miktar, zarar görenin talebinden fazla olamaz. Zarar görenin, kazada faile göre daha fazla kusurunun bulunması , manevi tazminat takdirine engel teşkil etmediği gibi , kusursuz sorumluluk halinde de hükmedilebilir. Bu tip hallerde manevi tazminatın belirlenmesinde ölçüt 22/06/1976-7/7 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararıdır. Ancak dikkat edilmesi gereken hususi sigorta şirketlerinden manevi tazminat istenemeyeceği hususudur. Genel geçer kural bu olsa da, eğer sigorta poliçesinde, manevi tazminatlar da teminat altında alınmışsa, davalı sigorta şirketi manevi tazminattan da sorumlu olur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/1086E. 2012/1637 K.)
C-Ölümlü Trafik Kazalarında Sorumluluk: (Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davaları)
Kaza sonucunca ölüm gerçekleşmişse geride kalanlar yani mirasçılar; cenaze giderlerini , ölüm hemen meydana gelmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları isteme hakları bakidir.
Destekten yoksun kalma tazminatı kısaca; ölenin yardımından faydalananların , kişi öldüğü için yoksun kaldıkları faydayı tazminat olarak sorumludan istemesi müessesesine denilir. Borçlar Kanununda düzenlenen bu hususun amacı, destekten yoksun kalanların desteğin ölümden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Bu miktarın belirlenmesi hesap bilirkişilerince, kişinin sağ iken sürdürdüğü hayat, kazancı, cinsiyeti , yaşı gibi etkenler göz önünde bulundurularak yapılmaktadır.
İki çeşit destek türü bulunmaktadır:
Ölen ve destekten yoksun kalma tazminatı talep edenler arasında mutlaka maddi yönden düzenli bir yardımın bulunması gerekmektedir. Üstelik , destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı sadece mirasçılarla sınırlandırılmamıştır. Kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere, ölenin maddi desteğinden somut ve düzenli bir şekilde yararlanan, kişinin ölmesi ile birlikte bu maddi destekten yoksun kalan herkesin bunu sorumludan talep etme hakkı bulunmaktadır.
Sonuç olarak ; bir trafik kazası meydana geldiğinde ceza dosyasının yanı sıra hukuki yolların mümkün olduğunu , hangi hallerde bu yollara başvurulabileceğini ve nelerin kimler tarafından talep edileceğini yukarıda detaylıca anlatmış bulunuyoruz. Bu tür davalarda delillerin toplanması, kişilere ilişkin gerek hastane ve tedavi kayıtlarının düzenli olarak tutulması , gerekse bilirkişilerce yapılacak incelemeler büyük bir önem arz etmektedir. İstenilen tazminat , asla zenginleşmeye yönelik olmamalı, sadece meydana gelmiş olan zararın giderilmesi amacı barındırmalıdır. Aksi takdirde tazminat kavramı da amacından şaşacaktır. Temennimiz bu tür elim olayların yaşanmaması yönünde ancak bu tip vakalar meydana geldiği takdirde yukarıda yazılı yollar takip edilmek sureti ile hak edenin hakkına kavuşması mümkün olacaktır.